İsmail Tıkıroğlu (Yaren) İle Sıradan bir gün…

Osman Onuktav

Administrator
Yönetici
İsmail Tıkıroğlu (Yaren) İle Sıradan bir gün…
Bereketli günlerimiz..

Bu bereket, mal mülk, para ,pul değil, değeri biçilmeyen dost, arkadaş, ülküdaş bereketi. Yüce Mevla’m gönül hanemizi dostsuz, ülküdaşsız bırakmasın..

Dün sabah telefonum da cevapsız bir arama ile karşılaştım arayan Değerli büyüğüm dava arkadaşım Şair dostum İsmail Tıkıroğlu hocamdı, cevapsız aramasına geri döndüm. Kendisinin Ankara ya Şehit Mustafa Pehlivanoğlu'nun Babasi Necmi Pehlivanoğlu’nun cenazesine giderken, Afyondan geçiş saatinde aramış bir yol yorgunluğu molası vermek için, nasip bu ya telefonuna cevap veremediğim için buluşmamız gerçekleşmedi.... İsmail Hocam döneceğini ve dönüşte buluşmak istediğini söyleyince sevincim arttı ve görüşmek dilekleriyle anlaştık..

Normalde benim işe gidiş saatim 10 ile 11 olduğu için bu gün erken kalkıp saat 8:30 gibi işyerine gittim İsmail hocam gelirde bizi beklemesin, atölyeden içeri girdim çayı koydum ki telefon çaldı İsmail hocam ‘’ Avar 20 km var’’ iş yerini bulma zahmeti çekmemesi için yola çıktım . Ve İsmail hocamla karşılaştık… Sanalda tanışıp hasbuhal ettiğim Yaren hocamla yüz yüze gelmenin mutluluğunu yaşarken iki bozkurt olarak kucaklaştık... İş yerine gittik demlediğim çay da misafirimiz olsa gerek tam demini almış sohbetimizi bekler gibi çay bardağını doldururken Hocamla bizde sohbete başlamıştık . İki gönüldaşın, iki dostun, sohbet konusu ne olabilir ki?
Tabi ki Ülküdaşlık denilen kelimenin sıradan bir şey olmadığını,yalakalıktan başka marifetleri olmayanlara inat,birbirimizin dertlerini dinleyip,zaman zamanda kabuk bağlamaya bile fırsat bulamamış yaralarımıza dokunarak,ALLAH ( c.c) için sevmenin..ALLAH (c.c) için kardeş olmanın tadını çıkardık...

İnsanların resimlerinden,yazılarından,fikirlerinden tanımaktan ziyade,böyle yüz yüze konusunca insan daha bir samimiyet,daha ayrı bir kuvvet buluyor. İki ülkücü dava adamı yan yana geldiğinde ne yapar?! Elbette ya memleket kurar,yada yeni fetihleri konuşur?! Öyle değil mi?

İsmail hocamla bizim sohbetimiz Türkiyenin geleceğini, ülkücü hareketin geleceğini konuştuk... Eksiklerimizi,yanlışlarımızı,içimizi acıtan yanlarımıza kadar enine boyuna az da olsa konuştuk..

Zaman su gibi akıp gitti saat öğlen olmuştu, hocam İzmir’e yetişmesi gerektiğini söyleyince iş yerinde ayrıldık, ama hocamı bırakmak gibi bir niyetim yoktu, öğlen de olmuştu, misafirperverlik dünya da biz Türklere özeldir, gelen misafir rızkıyla gelir… Yüce Allah(cc) biz kullarına verdiği, sunduğu nimetlerden öğlen yemeği yiyelim dedik, sohbetimiz yemekte devam etti, konuşulan konulara zaman zaman hüzünlendik..Zaman zaman güldük...

İsmail Hocamla Bereketli bir gündü işte!..

Ülküdaşlığın unutulduğu,menfaat ve makam hırsının insanların suretlerini değiştirdiği gibi,bizi bir birimizden uzaklaştıran,cefanın yerine,vefasız'lığın hakim kılındığı bir ülkücülüğü bize "Pozitif ülkücülük!" diye yutturan bu düzenin yalakalarına, bu sohbette defalarca,hep beraber en kadim!!! Selamlarımızı da unutmadan yolladık!..



Bu yazı; bizi dostluktan,kardeşlikten,hele hele ülküdaş'lıktan soğutanlara inat için kaleme almak zorunda kalınan bir yazı. Yoksa biz ülküdaşlarımızla, dostlarımızla günü birlik yaşadıklarımızı, sohbetlerimizi ayyuka çıkarmak yerine gönül hanemizde hapsedenleriz…


İki gün selam verip üçüncü gün menfaat bekleyen dostlara, gerçi onlara dost denmez ama.. Aması var!....



Sıradan bir günün, bereketli geçtiği bir kesitinde tekrar buluşmak,tekrar görüşmek dileği ile...


ALLAH'a emanet olun samimi ve gerçek dostlarım ve ülküdaşlarım..

Osman Onuktav
Avar
02/Haziran/2014
 
Üst